02 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun görevden alındı

Geçtiğimiz günlerde "Uzun kuyruklar oluşuyordu, o yüzden zam yaptık" diyen Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun'un, görevden alınarak yerine eski Hayvancılık Genel Müdürü Mustafa Kayhan'ın getirildiği iddia edildi. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun'un, Geçtiğimiz hafta "Uzun kuyruklar oluşuyordu, o yüzden zam yaptık" açıklaması tepkilere neden olmuştu. Uzun'un, 3,5 yıldır yaptığı görevinden alınarak, yerine eski Hayvancılık Genel Müdürü Mustafa Kayhan'ın getirildiği iddia edildi.

2 yıl önce

Emniyet Genel Müdürlüğü'nden Faruk Sezer açıklaması: Suç duyurusunda bulunuldu

EGM’den yapılan açıklama şöyle; 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 15. Maddesi ile “Emniyet hizmetleri sınıfı ve emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personelin sendika kuramayacağı ve üye olamayacağı” açıkça yasaklanmış olmasına rağmen kanunsuz bir şekilde kurulmaya çalışılan ancak Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 06.06.2016 tarihli ve 2016/12861 Esas/2016/16434 kararıyla “yok hükmünde olduğu” tespit edilen Emniyet Sen’in sözde Genel Başkanı emekli polis memuru Faruk Sezer'in, doğruyu yansıtmayan beyanları, söylemleri ve ileri sürdüğü iddialar üzerine açıklama yapılması gereği duyulmuştur. Hukuken var olmayan ve Teşkilatımızla uzaktan yakından ilgili bulunmayan bir sendikanın Genel Başkanı olduğunu iddia eden söz konusu şahsın, zaman zaman bazı medya organlarında da yer verilen mesnetsiz ithamlarının amacının dezenformasyon olduğu açık ve nettir. Terör örgütleriyle ve her türlü suç ve suçluyla amansız mücadelesini son derece başarılı şekilde sürdüren Polis teşkilatına kara çalmaya ve moral motivasyonunu bozmaya yönelik bu tür provokatif girişimler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da boşa çıkarılacaktır. Emniyet'i hedef alan iftira kampanyaları asla amacına ulaşamayacak ve teşkilat mensuplarının birbirine olan bağını gevşetemeyecektir. Faruk Sezer hakkında farklı platformlarda birçok defa ortaya attığı isnat ve iftiralar nedeniyle hukuk nezdinde defaten suç duyurusunda bulunulmuştur.

2 yıl önce

Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ramazan tedbirlerini anlattı: Ayçiçeği yağı ve bakliyat sorunu yok

Yeni Şafak’ın haberine göre; Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, Ramazan ayında vatandaşın kaliteli ve uygun fiyatlı gıdaya erişimde sıkıntı yaşamamaları için görev alanlarındaki ürünlerle ilgili aldıkları tedbirleri açıkladı. Salgın hastalık, tarımsal kuraklık ve Rusya-Ukrayna savaşının tüm dünyada hububat başta olmak üzere gıda piyasalarını etkilediğine dikkat çeken Güldal, TMO olarak un başta olmak üzere et, süt ve yumurta ile yemeklik ayçiçeği yağı fiyatlarının makul seviyede kalması için aldıkları önlemleri anlattı. ET VE SÜTTEKİ AŞIRI ARTIŞLARIN ÖNÜNE GEÇTİK Yem maliyetlerinin azalmasına önemli katkı sağlayarak buradaki maliyet artışının et ve süte yansımasının önemli bir miktarda önüne geçildiğini anlatan Güldal, “Binlerce üreticiye yarı fiyatına arpa ve mısır sattık ki bunlar en önemli yem ham maddelerinden ikisidir. TMO’nun bu desteği olmasaydı mevcut hayvan varlığı azalmış olacaktı. Yaklaşık 4 milyon ton yem hammaddesini 7-8 ayda üreticiye ulaştırarak yem maliyetlerini azalttık” diye konuştu. TAAHHÜDE UYMAYANA BUĞDAY VERMİYORUZ Fiyatlardaki aşırı hareketlerin önüne geçilmesi noktasında bir başka çalışmalarının da un regülasyonu olduğunu anlatan Güldal, “Un regülasyonunu 2021 Eylül ayından itibaren başlattık. Bize başvuran fabrikalara, belirlediğimiz fiyattan fırınlara un ulaştıracaklarını taahhüt etmeleri halinde sübvansiyonlu buğday vermeye başladık. Uygulama başlangıcında 50 kiloluk bir un çuvalının taahhüt fiyatı 185 liraydı, yakın zamana kadar 200-210 lira civarıydı. Şimdi nisan ayında 240 lira olarak uygulayacağız. Piyasa fiyatlarından en az 120 TL düşük fiyatla fırıncılarımıza un verilmesini sağlıyoruz. Sanayicilere verdiğimiz 3,2 milyon ton ekmeklik buğday un olarak fırıncılarımıza ulaştı. Bu şekilde ekmekteki unun maliyetini minimize ettik. Bize taahhüt veren un sanayici ve fabrikalarını takip ediyoruz. Taahhüdüne uymayan un fabrikasına bir yıl süreyle TMO’dan buğday vermiyoruz” dedi. 18 BİN TON AYÇİÇEĞİ YAĞI YOLDA Ayçiçeği yağı regülasyonu çalışmaları hakkında da bilgi veren Güldal, “Kendi satış noktalarımız, Tarım Kredi Kooperatif Marketler ve PttAVM.com üzerinden 5 litrelik Ayçiçek yağını 129 liradan satışa sunduk. Amacımız piyasadaki yağ fiyatlarının aşağıya çekilmesiydi ki şimdiden 5 litrelik yağlar 150-160 liralara geriledi” dedi. Rusya’dan yaptıkları ayçiçeği yağı sevkiyatında herhangi bir problem olmadığını anlatan Güldal, “Şu ana kadar 42 bin tonluk ayçiçeği yağı almayı planladık. Bunun 24 bin tonu geldi. Yüklemede olan, teslim yerinde hazır bekleyen 18 bin ton yağımız da geliyor. İhtiyaç durumunda ilave tedarik imkanlarımız da mevcut” şeklinde konuştu. TMO HER ZAMAN ÜRETİCİNİN YANINDA Ülkemizin bu sezon geçen sezona oranla yüzde 50’nin üzerinde daha iyi bir yağış aldığını belirten Güldal, “Nisan ve mayıs yağışlarının da mevsim normallerinde geleceği öngörülüyor. O şekilde gerçekleşirse 2021 yılında yaşadığımız kuraklık nedeniyle gerçekleşen düşük rekolte, bu yıl yerini daha verimli daha yüksek bir rekolteye bırakacak. Burada elbette artan girdi maliyetlerine karşı üreticimiz korunacaktır. Üreticinin ürünü mutlaka değerli olacaktır. Üreticimiz emeklerinin karşılığını bulacaktır” dedi. Bakliyatta yüzde 30-50 daha ucuzuz Türkiye’nin bakliyat stokunun yeterli olduğunu anlatan Ahmet Güldal, “Sayın Bakanımız da açıkladı, bakliyatımız bir sonraki sezona devir yapacak düzeyde stoklarda mevcut. Baldo pirinç, Osmancık pirinç, mercimek çeşitleri, nohut çeşitleri, kuru fasulye bunları piyasanın yaklaşık olarak yüzde 30-50’si arasında daha ucuza satıyoruz. Rağbet de çok fazla. Burada yine satışlarımızı TMO Satış Noktaları, Tarım Kredi Kooperatif Marketler ve PttAVM üzerinden yapıyoruz" dedi.

2 yıl önce

Mobil Nüfus Hizmetleri Aracı’nda vatandaşlık veriliyor yalanı! Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü: “Yabancılara ilişkin herhangi bir işlem yapılmamaktadır”

https://twitter.com/genelgundem/status/1497865718741667840?s=21&t=CeHQ9_ySKDz51jV1zT8X_Q Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nde yapılan açıklama şöyle; “Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğümüze ait nüfus hizmetlerine ilişkin vatandaşlarımıza destek olan Mobil Nüfus Hizmetleri Aracı hakkında gerçek dışı iddialarla ilgili aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur. Afet, acil durum ve ihtiyaç duyulan alanlarda 5 başvuru masası, 2 Nüfusmatik, güvenli ve şifreli iletişim alt yapısı ile günlük 400 işlem kapasiteli Mobil Nüfus Hizmetleri Aracı Şubat ayında hizmet vermeye başlamış; ilk olarak yaklaşık iki ay başvuru yoğunluğunun bulunduğu Esenyurt’ta ve 3 gün süren Antalya BilimFest’te vatandaşlarımıza hizmet sunmuştur. Mobil Nüfus Hizmetleri Aracı, Esenyurt’ta bulunduğu süre içerisinde 3.000, Antalya BilimFest’te ise 1.000’i aşkın işlem gerçekleştirilmiştir. Mobil Nüfus Hizmetleri Aracında vatandaşlarımız; kimlik kartı, pasaport, sürücü belgesi, adres, kimlik kartına sürücü belgesi yükleme, kimlik kartına e-imza yükleme ve tüm nüfus işlemlerini (doğum, evlenme gibi tescil işlemleri) “mobil ilçe müdürlüğü” mantığında gerçekleştirebilmektedir. Ayrıca, afet dönemlerinde afetin yaşandığı noktalara yerleştirilerek vatandaşlarımızın acil nüfus hizmetlerinden yararlanmasını sağlamaktadır. Kamuoyuna yansıtıldığının aksine vatandaşlık işlemleri ve yabancılara ilişkin herhangi bir işlem yapılmamaktadır. Öte yandan, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununda da vatandaşlık başvuru makamının yurt içinde valilikler olduğu açıkça belirtilmiştir. Vatandaşlarımıza memnuniyetle sunduğumuz ve vatandaşımızın da aynı şekilde ilgi duyduğu bu hizmetlerimiz hakkında bilgi sahibi olmadan, “vatandaşlık veriliyor” gibi manipülatif açıklamalarda bulunulması asla kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Ayrıca bu açıklamalar, siyasi spekülasyon olmakla birlikte, gerçeklikle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğümüz “Hayatın Her Anında” vatandaşımıza Siz Bize Gelemezseniz, Biz Size Geliriz” anlayışı ile hizmet etmeye devam edecektir.” https://twitter.com/tcnufus/status/1512355617008140291?s=24&t=gvO9e9oFSgQwFU5QaOfY5Q

2 yıl önce

Nüfus Genel Müdürlüğü'nden veri sızıntısı iddialarına yanıt

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVİGM), Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi'nden (MERNİS) kimlik ve adres verilerinin sızdırıldığına dair yalan haberlere ilişkin açıklama yaptı. Bazı sosyal medya hesapları üzerinden yapılan paylaşımlarda "e-Devlet verilerinin sızmış olduğu, sızan veriler arasında kimlik fotoğraflarının ve güncel adreslerin de var olduğu" iddiaları nedeniyle açıklama yapılmasının gerektiği belirtildi. https://twitter.com/tcnufus/status/1513999672712519684?s=21&t=NAN2xb7Fsr_H8enpls2xRQ "Paylaşımların bir oltalama ve dolandırıcılık yöntemi olduğu görülmektedir" Emniyet Teşkilatı siber ve istihbarat birimlerince 3 ay önce yapılan operasyonların değerlendirilmesinde, bu tür paylaşımların bir oltalama ve dolandırıcılık yöntemi olduğu, aynı konuların yeniden gündeme getirilerek devlet büyüklerine ait fotoğraf ve kişisel bilgilerin görüntü düzenleyici programlar vasıtasıyla çipli kimlik kartına yerleştirilip paylaşılmak suretiyle bir sızıntı olduğu görüntüsünün verilmeye çalışıldığı belirtildi: "MERNİS intranet (kapalı devre) çalışan, internet ortamına kapalı bir sistemdir. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce yürütülmekte olan MERNİS'in de içinde bulunduğu tüm sistemler için her yıl sürekli ve düzenli olarak bağımsız farklı firmalara sızma testi yaptırılmaktadır. Yapılan testler sonucunda NVİGM'nin güvenlik sistemlerinin çok iyi olduğu raporlanmış, ayrıca verilerin sızdırılmasına yönelik herhangi bir zafiyetin olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca NVİGM veri tabanlarında fotoğraflı çipli kimlik kartı görselleri de yer almamaktadır. Devletin kurumlarına karşı güveni zedelemeye yönelik ve vatandaşlarımızı paniğe sevk eden bu tür asılsız haberleri yayan kişi/kişiler hakkında Bakanlığımız Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından suç duyurusunda bulunulacaktır." “e-Devlet Kapısı veri sızıntısı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır” Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı, e-Devlet Kapısı veri sızıntısı iddiaları hakkında, “Yapılan detaylı kontrollerde e-Devlet Kapısı alt yapısında herhangi bir veri sızıntısına rastlanmamıştır” açıklamasında bulundu. Yapılan yazılı açıklamada, “12.04.2022 tarihinde ortaya atılan e-Devlet Kapısı veri sızıntısı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Yapılan detaylı kontrollerde e-Devlet Kapısı alt yapısında herhangi bir veri sızıntısında rastlanmamıştır. e-Devlet kapısı vatandaşlarımıza yönelik nüfus, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı görseli, biyometri, aile, eğitim, çalışma veya sağlık verisi gibi verileri tutmamaktadır; bu verileri tutan sistemleri erişim sağlayan bir kapı niteliğindedir” denildi. https://twitter.com/ekapi/status/1514016540953358338?s=21&t=IeDEfURlGBJ8sMorXuU0Cg

1 yıl önce

Göç İdaresi Başkanlığı Uyum ve İletişim Genel Müdürü Gökçe Ok: Yalanlara inanmayın, sığınmacıların hepsi kayıtlı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin resmi rakamlarına göre dünyada 100 milyona yakın insan savaş, zulüm ve çatışma nedeniyle ülkesini terk ederek sığınmacı olarak yaşamını sürdürmek zorunda kaldı. Coğrafi konumu, uluslararası hukuka ve insani değerlere verdiği önem nedeniyle, mülteciler sorunu ile en fazla yüzleşen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Tüm dünyada Türkiye'nin mülteciler konusunda izlediği örnek politikadan övgü ile bahsedilirken Türkiye'deki bazı muhalefet çevrelerinin sorumsuz davranışları nedeniyle önemli bir sorun haline geldi. Sosyal medyadaki bilgi kirliliği ise bu sorunu bir mülteci düşmanlığına düşmanlığına dönüşmeye başladı. 12 yıldır dünyaya mülteciler konusunda insanlık dersi veren Türkiye'de sorun başka noktalara taşınılmaya çalışıldı. Sabah Gazetesi, bu konudaki bilgi kirliliğini Göç İdaresi Başkanlığı Uyum ve İletişim Genel Müdürü Gökçe Ok'a sordu. İşte açıklamalardan bazı başlıklar: 5.4 MİLYON YABANCI KAYIT ALTINDA Türkiye'de şu anda toplamda yasal statüde ikamet eden sığınmacı sayısı konusunda elimizde bir rakam var mı? Ülkemizde yaklaşık 5.4 milyon yabancı bulunmaktadır, hepsinin parmak izi gibi biyometrik verileri dahil bütün bilgi ve belgeleri GöçNet sistemimizde mevcuttur. Bunların 3.7'si geçici koruma kapsamındaki Suriyeli sığınmacılar, 320 bini uluslararası koruma arayanlar, 1.4'si de ikamet izniyle ülkemizde kalanlardır. Elimizde, 192 farklı uyruktan yabancının göçe dair ciddi bir büyük verisi bulunmaktadır ki dünyada bu kadar çok çeşitlilikte verisi olan ülke yoktur. 2022'DE 25 BİN KİŞİ SINIR DIŞI EDİLDİ Düzensiz göç konusunda son dönemde tartışma biraz daha alevlendi. Bu konuda elimizde bir rakam var mı? 2022 yılında yaklaşık 25 bin kişi sınır dışı edilmiştir. Bütün AB'nin sınır dışı oranı % 15'ler civarındayken bizde bu oran % 40 civarındadır. Düzensiz göçle mücadelemiz 'Düzensiz Göç Strateji Belgemiz' kapsamında kaynağında, sınırda ve içeride devam etmekte ve etkili sınır dışı politikası olarak kurgulanıp, yürütülüp, yönetilmekte ve takip edilmektedir. SINIRDIŞI EDİLENLER ARASINDA PAKİSTANLILAR İLK SIRADA Düzensiz göçmenlerin sınırdışı edilmeleri konusunda sorun yaşanıyor mu? Örneğin Pakistanlı bir düzensiz göçmenin sınırdışı edilmesi konusunda nasıl bir prosedür izleniyor? Pakistan ve Afganistan'ın siyasi durumu belli ancak buna rağmen sınır dışı etme, geri gönderme konusunda işleyen dinamik mekanizmalarımız var. Sayın Bakanımız sürekli mevkidaşlarını arar, daha geçen ay ilgili Genel Müdürümüz oradaydı. Anılan uyruklar sınır dışı ettiklerimiz içinde ilk iki sıradadır. Önceliğimiz düzensiz göçle kaynağında mücadele olmakla beraber bir şekilde ülkemize düzensiz gelen olmuşsa onu da sınır dışı etmekteyiz. Sınır dışı opertasyonlarımız en başarılı olduğumuz alandır. KENDİ SINIRLARIMIZA AİT OLMAYAN GÖRÜNTÜLER SERVİS EDİLİYOR Sosyal medyada toplumun sinir uçlarına dokunan videolarla karşılaşıyoruz. Bu dönemde videoların sıklaşması konusunda ne düşünüyorsunuz? Göç konusunda bir dezenformasyon kampanyası başladığını üzülerek görmekteyiz. Kendi sınırlarımıza ait olmayan görüntülerin dolaşıma sokulduğunu görmekteyiz. Bu konuda gerekli suç duyurularında bulunduk ve hukuki süreçleri sürekli işleteceğiz. Çünkü bu her şeyden önce göç politikalarını yürütmek ve yönetmekle yükümlü kurumlarımızın ve yüz binlerce devlet memurunun da emeğine ve hakkına saygısızlık. Ayrıca kamuoyunu doğru şekilde bilgilendirebilmek için çalışmalarımız da artarak devam edecektir. Bu konuda yanlış bilinenlerin doğrusunu kurumumuza sosyal medya hesaplarından her gün paylaşıyoruz. O BELGESEL HUZUR BOZMA AMAÇLI Türkiye'deki mültecilerle ilgili bir belgesel ortaya çıktı ve çok tartışıldı. Bu belgeseli izleme imkanınız oldu mu? Bu sorunuz vesilesiyle ifade etmek isterim ki, 'mülteci' kavramı bizim iç hukukumuz ve mevzuatımız gereği bir statüyü ifade eder. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi kadim coğrafyasından gelen göçmenlere mülteci statüsü vermemektedir. Sadece Avrupa ülkelerinden gelerek iltica talebinde bulunan mülteci sayımız tüm cumhuriyet tarihi boyunca 90 kişi civarındadır. Bahsettiğiniz belgeseli izledim, sayılar yanlış, argümanları temelsiz. Subliminal mesajlarına meşruiyet sağlamak için kullandıkları kurgu akla zarar, ziyan. Sosyal hayata, geleceğe, göçün daha iyi yönetilmesine katkısı olmaz ama amaç huzur bozmaksa o başka. ÇOĞU TÜRK 200 BİN SIĞINMACIYA VATANDAŞLIK VERİLDİ Sığınmacılara verilen vatandaşlık konusunda da bir bilgi kirliği var. Kaç sığınmacıya vatandaşlık verildi? Sayın Bakanımızın da ifade ettiği üzere, kriterleri yerine getiren 200.950 Suriyeli sığınmacıya bu ülkeye hayatın her alanında verebilecekleri katkı ve pozitif değer gözetilerek vatandaşlık verilmiştir. Bunların yaklaşık 87 bini çocuktur. Hemen bu vesileyle hatırlatmak isterim, 100 bin Ahıska Türkü, 17 bin Afganistan Türkü ve 7 bin Uygur Türkü soydaşımıza da vatandaşlık verdi Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğümüz ve vermeye de devam edecek. Sanki sadece sığınmacılara vatandaşlık veriliyor gibi bir algı var bu doğru değil ve yine hatırlatalım ki vatandaşlık alan sığınmacıların büyük bir çoğunluğu ecdadımızın o coğrafyaya iskan ettiği Bayır Bucak Türkmenleridir. 1 MİLYON KİŞİYE DAHA DÖNÜŞ İMKANI PLANLIYORUZ Bugüne kadar kaç Suriyeli ülkesine geri döndü? Bu sayı 500 bin bandına yaklaşmıştır. Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği üzere, şartlar hazırlandıkça 'onurlu ve gönüllü' bir şekilde 1 milyonu geçecek bir sayıda Suriyeli muhacirimizin güvenli bölgelere yerleşimini planlıyoruz. OY KULANMALARI SÖZKONUSU DEĞİL Sığınmacıların oy kullanacağı söyleniyor. Böyle bir durum söz konusu mu? Atom bombası patladığı zaman nasıl bir ses çıkarsa o yoğunlukta haykırdığımızı düşünün: Yabancılar siyasi bir hak olan oy kullanma hakkını kullanamazlar! Sığınmacılar oy kullanamaz, kullanmayacaklar! Böyle bir durum söz konusu değildir! Duyanlar duymayanlara da duyursun DEVLET TARAFINDAN MAAŞ İDDİASI GERÇEK DEĞİL Sığınmacılara maaş verildiği, sağlık hizmetinden yararlandıkları konusunda da iddialar var. Ne söylemek istersiniz? Yabancılara herhangi bir iş ilişkisi yoksa devlet tarafından maaş verilmesi söz konusu olamaz. Geçici korunanlara Avrupa Birliği tarafından fonlanan Kızılay Kart ile market alışverişlerinde kullanabildikleri cüzi bir miktar verilmektedir, burada da ulusal bütçeden, devlet hazinesinden, milli kaynaklarımızdan, vatandaşımızın cebinden asla hiçbir ödenek kullanılmamaktadır. Bunu iddia edenlerin asgari ücret üzerinden maaş verildiğini ve sığınmacı sayısının da 10 milyon olarak iddia ettiklerini hatırlatmak istiyorum. 1.BASAMAKLI SAĞLIK HİZMETİ VERİLİYOR Kaldı ki yine söylüyorum böyle bir maaş ödemesi yoktur. Sağlık hizmetlerinde de birinci basamak sağlık hizmetinden herkes yararlanabilmektedir, yabancılar da dahil. Bunun sebebi koruyucu sağlık tedbirini devletin alma zorunluluğudur. Bir salgın olsa bunun ekonomik ve sosyal maliyeti bugün aldığınız tedbire rahmet okutur. Ama diğer basamak sağlık hizmeti için yabancıların da sosyal güvencesi aranmaktadır. DÜZENSİZ GÖÇ ULUSLARARASI BİR SORUNDUR Suriye'deki göç sorunu ile mücadele ederken, Afganistan, Pakistan ve Bangladeş bölgesindeki istikrarsızlık beraberinde yeni göç dalgasını getirdi. Dünya bu mesele ile nasıl mücadele etmeli sizce? Düzensiz Göç çok sektörlü ve paydaşlı bir alandır ve uluslararası işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Şu anda hiç bir ülke sadece kendi politikalarıyla, gücüyle ve kapasitesiyle düzensiz göçle mücadele edemez. Bu nedenle biz de 'Düzensiz Göç Strateji Belgemiz' ekseninde göçe kaynak teşkil eden ülkelerle etkin işbirliği yaparak düzensiz göçü kaynağında durdurmayı, etkili sınır tedbirleri ile bir şekilde ülkesinden geleni sınırda durdurmayı, bunu da geçebilen olursa etkili yakalama ve sınır dışı ile kaynak ülkeye döndürmeyi amaçlayan stratejilerle hareket ediyoruz Ama coğrafyamızın durumu da ortadır. Türkiye büyüyor ve güçleniyor, göçün hedefi konumuna geldi, yerleşti. Bulunduğu koordinatlarda geçiş rotası. Gelmesinler, evet gelmesinler ama bu abesle iştigal bir serzeniş. Dünyayı fesada veren bu millet, bu devlet değil. Bin yıldır vatan eylediğimiz bu topraklarda bin yıl daha, kıyamete kadar tutunabilmenin bir külfeti var. Geçmişte başkaydı, bugün başka. Göç ve göçmenler aynı zaman da kamu diplomasisinin bir aracı maalesef. Yerlerinden, yurtlarından edilmeyecekleri iklimi hazırlayacaksınız. Bütün buna rağmen yola çıkarlarsa durduracaksınız. Gelirlerse yöneteceksiniz. Video çekerek, sürekli yalan üreterek, algı operasyonu çekerek göç yönetilmez. SUÇA KARIŞAN 20 BİN YABANCI SINIRDIŞI EDİLDİ Sığınmacıların ve düzensiz göçmenlerin suça karışma oranları nedir? Suça karışanlar, toplumsal huzuru bozanlarla ilgili nasıl bir prosedür uygulanıyor? 6458 sayılı kanunun 54. maddesine göre yabancıların suç işlemeleri halinde cezalarının infazına müteakip sınır dışı edilmeleri gerekmektedir ki prosedür böyle de işlemektedir. Kaldı ki aynı madde uyarınca yabancının hareketleri suç oluşturmasa dahi idarece kamu düzeni ve güvenliği için tehdit olarak yorumlanırsa yine sınır dışı edilmektedir. Bugüne kadar yaklaşık 20 bin yabancı sınır dışı edilmiştir. Suç ve suçlunun uyruğu yoktur, bu evrensel, psikolojik ve etik bir ilke. Ama bizim de suça ve suçluya toleransımız yok, kimse ayrıcalıklı değil. Gereği neyse yapılıyor, yapılacaktır. Zerre kadar kimsenin tereddüdü olmasın. Bunu yabancıların kanaat önderleri ve sivil toplumuyla da sürekli görüşüyoruz. Onlar da, kendi toplumlarının huzuru için kamu düzeni, kamu güveni, kamu sağlığı neyi icap ediyorsa onu yapın, biz size ancak yardım ve dua ederiz diyorlar. Çoğu kendi içlerinde olmakla beraber, binde bir oranında suça karışmaktadırlar ve bu suçlar da genelde adi suçlardır. GÖÇ SORUNU İNSANLIK TARİHİ KADAR ESKİ Sığınmacılar meselesi çok boyutlu bir sorun. En önemlisi de insani boyutu. Türkiye toplumuna nasıl bir mesaj vermek istersiniz? Göç, algılardan büyük bir meseledir. İnsanlık tarihi boyunca da insanlar hareket etmişler ve bu hareketleri en çok himaye eden toplumlar, en çok gelişen de toplumlar olarak karşımıza çıkmıştır. Ulus devletlerle beraber sınır geçişleri göç olarak nitelenmeye başlamışsa da, göç her dönem olmuştur. Mevlanalar, Yunus Emreler hepsi birer göçmendir, eğitim göçleri sosyal göçe dönmüş, ömürleri yettiğince bir durak arayıp durmuşlardır. Çağımızda da göç görünüm değiştirmiştir ama tahminimiz odur ki azalmayacaktır. Biz Türkler yöneteceğimiz işlerden korkmayız. Herkes müsterih olsun, göçü yöneten bir devlet aklı var ve bu dünyanın hiçbir ülkesinin geliştiremediği bir yoğunlukta. Ama zeminimiz de belli; insanlık ve vicdan. Algılara, yalanlara değil memur olarak devletinin hizmetinde bulunan sizin çocuklarınızın emeğine, alın terine, göz yaşına güvenin, devletin ortaya koyduğu gerçeklere, olgulara inanın. Hayat, 200-300 karakterlik sosyal medya operasyonlarına sıkıştırılmayacak kadar kıymetli...

1 yıl önce

Emniyet Genel Müdürlüğü'nden 'özel güvenlik'lerin yetkilerine ilişkin açıklama

Emniyet Genel Müdürlüğü'nden özel güvenlik görevlilerinin görev alanlarıyla ilgili açıklama geldi. Emniyet'ten yapılan açıklama şöyle: Bazı basın yayın organlarında “Yargıtay'dan emsal karar: Özel güvenlik görevlileri üst araması yapamayacak” başlığı ile yer alan haberler sanki özel güvenliğin önleyici arama yapamayacağı şeklinde anlaşılmış olup, aşağıdaki bilgilendirici mahiyetteki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur. 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un “Özel güvenlik görevlilerinin yetkileri” başlıklı 7’nci maddesi ile Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin “Özel güvenlik görevlilerinin kontrol yetkileri” başlıklı 21’inci maddesinde, özel güvenlik görevlilerinin yetkileri tanımlanmıştır. Özel güvenlik görevlilerinin; koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyalarını Xray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme ve görev alanında haklarında yakalama emri veya mahkûmiyet kararı bulunan kişileri yakalama ve mevzuatla tanımlanmış diğer yetki ve sorumlulukları bulunmaktadır. Adli aramalar hâkim kararı veya Cumhuriyet Savcısı emri ile yapılabilecek aramalar olup, sadece adli kolluk birimlerince yapılabilmektedir. Polis dâhil olmak üzere adli kolluk birimleri, adli aramaları gerekli adli mercilerden izin alarak yapmakta, suç soruşturmalarında elde edilen suç delillerine ilişkin iş ve işlemler Ceza Muhakemesi Kanununa ve mevzuatına uygun yürütülmekte ve gerekli tutanaklar tanzim edilmektedir. ENGEL BİR DURUM YOK Özel güvenlik görevlilerinin anılan kararda da belirtildiği üzere genel kolluk gibi adli arama yetkisi bulunmamakta ancak genel kolluğun olmadığı yerlerde görev yaparken güvenlik sistem ve cihazları ile önleyici amaçlı kontroller yapabilmekte, bir suç unsuru veya şüpheli durumla karşılaştığında genel kolluğa haber vererek şüpheli şahısları genel kolluk gelinceye kadar kontrol altında tutabilmekte, genel kollukça adli ve idari işlem tesis edilmesini sağlamaktadır. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, özel güvenlik görevlilerinin görev alanlarında Kanunca tanımlanmış yetkilerini Kanunda belirtildiği şekilde kullanmalarında engel bir durum bulunmamaktadır.

1 yıl önce

Göç İdaresi Uyum ve İletişim Genel Müdürü Gökçe Ok: 781 mahalle yabancılara kapatıldı

Türkiye’de 5 milyon 506 bin 304 yabancı olduğunu belirten Ok, bu sayının da Türkiye nüfusunun yüzde 6.64’üne denk geldiğini ifade etti. Ok, bu kişilerin, 1 milyon 422 bin 635’inin ikâmet izniyle kalanlar olduğunu kaydetti. Hürriyet'e konuşan Ok, şu açıklamalarda bulundu: 'Kayıt dışı yok' 320 bin 458 kişi ise uluslararası koruma statüsünde. Afganistan, Pakistan, İran ve Irak’tan gelenlerin başı çektiği 192 farklı uyruktan kişi var. Geçici koruma statüsünde olan 3 milyon 763 bin 211 Suriyeli var. Geri döneceklerini öngörerek Suriyelilere geçici koruma statüsü verilmiştir. '113 bin Suriyeli oy kullanabilecek' Türk vatandaşı olan Suriyeli sayısı 200 bin 950’dir. Bunların 113 bin 654’ü reşittir, yani 18 yaşın üstünde. Bu 113 bin Suriyeli oy kullanabilecek, onlar da Türkiye’nin 81 iline dağılmış durumda. Seçimlere bir etkileri söz konusu değil. Bunlar bir mahallede, bir ilde, bir ilçede oturmuyorlar ki. '15 ilde kayıt yok' İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay gibi 15 ilde artık kayıt almıyoruz. 781 mahalleyi hem ikamet, hem geçici koruma ve hem de uluslararası koruma olmak üzere tümüyle yabancıya kapattık. Adreslerinde bulunmayanların geçici koruma kayıtlarını askıya aldık.” 'Devlet para ödemiyor' Devletin kasasından, milletin cebinden Suriyelilere tek kuruş verilmiyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin sağladığı fon ile sosyal uyum yardımı adı altında 1 milyon 800 bin Suriyeli’ye, aylık 155 lira Kızılay kart üzerinden ödeniyor. 'Tamamı çalışıyor' OK, “Hayvancılık, tarım, inşat, tekstil gibi işkollarında işgücü açığı eksiğimizi kayıtlı Suriyelilerle kapatıyoruz” diyor: “Çalışma çağındakilerin tamamına yakını çalışıyor. Organize sanayi bölgemizde günlük hayat bunlar sayesinde dönüyor. Çalışmayan hemen hemen yok gibi, ancak bunları ucuz emek kaynağı olarak görmemek lazım. Eğitim-öğretim çağındakilerin eğitime dahil edilmesi gerekir. Ancak Suriyeli karşıtlığından doğan korku ve tedirginlikten dolayı çocuklarını okula göndermek istemiyorlar.” Gönüllü dönüş planları Esat’ın, PKK’nın, DEAŞ’ın kucağına atmazsanız, onurlu bir şekilde dönmeleri sağlanırsa giderler. Türkiye’nin terörden temizlediği güvenli bölgede yapılacak konutların ardından 1 milyonun üzerindeki Suriyeli buralara döner. Bunun planlamasını yapıyoruz. Türkiye’de doğanlar, ergenlik çağı öncesi buraya gelenlerin dışındaki Suriyelilerin hemen hepsi döner. Nikah ücretlerine tepki 2053 yılında Suriyelilerin sayısı 35 milyon olacak gibi iddialar var. Nüfus biliminde böyle bir matematik yok. Suriyeliler Türkiye’nin demografisini değiştirebilecek bir sayıya ulaşamayacaklar. ‘Suriyelilerin nikâh ücretlerini artıracağım’ deniyor. Nikâhsız yaşamaya, zinaya mı teşvik edeceksin?

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10